Bir an için düşünelim, iki yıldır aynı maaşı alsanız ya da maaşınız düşse ne yapardınız? Bu durumda ne kadar ayakta kalabilirsiniz? Peki ya çiftçilerimiz? Son iki yıldır ürettikleri ürünleri neredeyse aynı fiyata satmakta, hatta sebze ve meyve gibi temel tarım ürünlerinde fiyatlar iki yıl öncesine göre daha düşük seviyelerde. Üretim maliyetleri artarken gelirlerinin düşmesi, çiftçilerimizi büyük bir ekonomik çıkmaza sürüklüyor.
Bu durumun başlıca sebeplerinden biri, tarımda yeterli üretim planlamasının yapılmaması. Özellikle ihracat konusunda yaşanan eksiklikler, çiftçilerimizin emeğinin karşılığını alamamasına neden oluyor. Ürün fazlası oluşuyor, iç piyasada talep azaldığında ise bu ürünler ya değerinin çok altında satılıyor ya da israf oluyor. Oysa ki, doğru bir üretim planlamasıyla ihracat yapılacak ürünlerin belirlenmesi ve bu doğrultuda ekim yapılması, çiftçimize nefes aldırabilir.
İhracat konusunda da ciddi adımlar atılmalı. Komşu ülkelerle ilişkilerimizi güçlendirmek ve bu ülkelerle tarım ürünleri ticaretini artırmak zorundayız. Türkiye olarak dünyanın dört bir yanında lider bir ülke olduğumuz iddiasındayız, peki neden Asya ve Afrika’daki ülkelerle tarımda yeterli iş hacmine sahip değiliz? Bu ülkeler, Türkiye'nin kaliteli ve bol üretim yapan çiftçilerinin ürünlerine neden yeterince talep göstermiyor? Neden bu ülkelerle ihracat anlaşmaları yapılmıyor?
Tarım Bakanlığı’nın artık sadece bakan değil, aynı zamanda gören bir bakanlık olması gerekiyor. Üretimden ihracata kadar her aşamada aktif rol almalı, çiftçilerimizi desteklemeli ve yönlendirmelidir. Dünya ile rekabet edebilmemiz için güçlü bir tarım sektörüne ihtiyacımız var, bunun yolu da doğru planlama ve etkin ihracattan geçiyor.
Unutmayalım ki; ÇİFTÇİ ÜRETMEZSE AÇ KALIRIZ, ÇİFTÇİ ÜRETMEZSE YOK OLURUZ. Tarım, sadece bir sektör değil, ülkemizin geleceğidir.