Uzmanlardan kış ayları için sağlıklı beslenme tavsiyeleri
Sağlıklı beslenmenin hastalıklara karşı koruyucu etkisini vurgulayarak kış aylarında beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmesinin bağışıklık sistemini güçlendireceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Muteber Gizem Keser, “Kış mevsiminin etkisini göstermeye başlaması ve hava sıcaklığının azalmasıyla birlikte, üst solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere bazı hastalıklara daha açık hale geliyoruz. Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler de azalıyor. Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yer alıyor. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık oluşabiliyor. Bu nedenle lif alımını arttıracak besinlerden olan kuru baklagiller; esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna, pirinç, erişte, un gibi kepekli tahıllar ve özellikle C vitamini yönünden zengin sebze ile meyvelerin tüketimine ağırlık verilmesi gerekiyor” dedi.
“İşlenmiş ürün ve rafine şeker tüketiminden uzak durmalıyız”
İşlenmiş ürünlerin ve rafine şeker tüketiminin, başta obezite ve kalp-damar hastalıkları olmak üzere pek çok hastalığa davetiye çıkardığını belirten Keser, “Özellikle kek, pasta, kurabiye gibi hamur işi, reçel, marmelat, şekerli meyve içecekleri, spor içecekleri, enerji içecekleri gibi ürünlerin tüketiminde porsiyon kontrolü büyük önem arz ediyor. Sağlıklı karbonhidrat seçenekleri olarak tam tahıllı besinler, eğer tatlı tüketilecekse mümkün olduğu kadar doğal ve az şekerli sütlü tatlıların beslenme planında yer alması gerekiyor. Ayrıca kış mevsiminde ülkemiz kuzey yarım kürede bulunduğundan dolayı, yeterli miktarda D vitamini alamıyoruz. Bu nedenle, havanın güneşli olduğu günlerde en az 20 dakika güneş ışığından direkt olarak yararlanmalıyız. Yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçınmalı; haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemlerini tercih etmeliyiz. Karanfil, karabiber ve zencefil gibi baharatları tatlılara, yemeklere, salatalara eklemeliyiz. A, C, E vitaminleri gibi bu baharatların da uygun miktarda ve çeşitli hastalıklara dikkat edilerek tüketilmesi durumunda antioksidan ve antimikrobiyal etkiye sahip olduğunu unutmamalıyız” şeklinde konuştu.
“Düzenli beslenmeyi, meyve-sebze ve fiziksel aktivite ile desteklemeliyiz”
Yüksek miktarda sıvı ve lif içeren meyve-sebzelerin beslenmede öneminin oldukça büyük olduğunu söyleyen Keser, “Vitamin ve mineral içeriği açısından önemli rol oynayan meyve ve sebzelerin pek çok hastalık gelişimine karşı koruyucu rol oynadığı biliniyor. Dolayısıyla her gün düzenli bir şekilde meyve-sebze tüketilmesini öneriyoruz. Eğer gerekli besin ögeleri zamanında ve yeterli miktarlarda alınmaz ise hastalıklara karşı direnç azalarak, hastalığın tedavisinin zor ve uzun sürmesine neden oluyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli rol üstlenen zengin meyve-sebzelerin, diyetten eksik edilmemesi ve günde en az 5 porsiyon tüketilmesi gerekiyor. Ayrıca, insan sağlığının korunması için yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra fiziksel olarak da aktif olmak gerekiyor. Fiziksel aktivite, bireylerin daha enerjik ve zinde olmasını, ideal vücut ağırlığının korunmasını sağlıyor ve çeşitli hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor. Yetişkin bireylerin, haftada en az 150 dakika orta şiddetli egzersiz yapması çok önemli. Asansör yerine merdiven kullanımını artırmak, toplu taşıma aracından erken inerek kalan mesafeyi yürümek, çalışma hayatında ise öğle aralarında dışarıda aktif zaman geçirmek fiziksel aktivite için dikkat edilmesi gereken önemli hususlardır” diye konuştu.