Devletin Kızı Lülü’nün çocuk evlerinden kendi ayakları üstünde durmaya uzanan yaşam öyküsü

Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün Kitap Haftası etkinliklerinde, çocuk evlerinde büyüyüp bir çok başarıya imza atan Yazar Sevda Akyüz konuk oldu.
4-10 Kasım Kitap Haftası dolayısıyla ve ‘İdolümsün’ projesi kapsamında Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, yazar söyleşisi düzenledi. Düzenlenen programa Yozgat Yetiştirme Yurdu’ndan hayata atılmış olan Sosyolog-Yazar Sevda Akyüz katıldı. Yaşam öyküsünü çocuk evlerinde kalan çocuklarla paylaşan Akyüz, kitabına ismini veren ‘Lülü’ lakabının lüle saçlarından geldiğini belirtti. İlk kez 13 yaşında saçlarını uzattığını anlatan yazar, 18 yaşında kurum bakımından ayrılarak memur oldu. 25 yıllık memur olan Akyüz sosyolog, aile danışmanı olmasının yanı sıra evli ve iki çocuk annesi.

“Benim hikâyem buradan çıktı. Çok sıkılıyordum, anlaşılmıyordum”
Can sıkıntısının avantaja çevrildiği takdirde sorgulamaya, düşünmeye, problemi fark etmeye ve problemin çözüm yöntemlerini araştırmaya iyi geleceğin ifade eden Sevda Akyüz, “Benim hikâyem buradan çıktı. Çok sıkılıyordum. Anlaşılmıyordum. Bir türlü aradığım iletişimi hiç kimseyle kuramıyordum. Yani dünyadaki en sıkıntılı insandım. Sivil toplumla tanıştım. 18 yaşında bilgi işlem personeli olarak göreve başladım. Çocuk yuvası ve yetiştirme yurdundan çıkmış olmayı arkamda bıraktığımı sandım. Ama bir gün arkadaşlarım Ankara’da ‘Yetiştirme Yurdundan Ayrılanlar Derneği’ kurdular. Ben de bu derneğe genel sekreter oldum” dedi.

“Yetiştirme yurdundan çıkan insanlar bir şey bekliyormuş imajı var”
Dernek genel sekreteri olunca saygıyla karşılanmayı beklediğini belirten Akyüz, bunun tam tersi bir durumla karşılaştığını söyledi. “Yetiştirme yurdundan çıkan insanlar bir şey bekliyormuş imajı var. Yine üzülen yine kırılan yine bir şey isteyen profilde olduğumuz düşünülüyor. Siyasetçiler, bürokratlar ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığım görüşmelerde şunu fark ettim: Siz bizi hiç tanımamışsınız. Bizler yani devlet korumasında yetişmiş insanlar, yiyip içip yatmadık. Bizler gözlemledik” ifadelerine yer verdi.

“İçinde bulunduğumuz durumu değerlendireceğiz”
Çocuklara verdiği öğütlerden bahseden Sevda Akyüz “Bütün herkesle kavga edebilir miyiz? Edemeyiz. Bütün herkesle kavga edecek zamanımız var mı? Hayır. Herkes bizi sevmek zorunda değil. O zaman ilk önce içinde bulunduğumuz durumu değerlendireceğiz. Biz bir kurumdayız. Hiç tanımadığımız insanlarla birlikte geleceğe hazırlanıyoruz. Bu kurumda sadece yiyeyim, içeyim, yatayım ama kişi olmak için çabalamayayım demekle olmaz. Okullarınızda sosyal ortamlarınız var. Zevkleriniz, hobileriniz, sosyal alanlarınız oluşuyor. Okullarda bir ‘kişi’ olmak zorundasınız” dedi.
“Kitabımda çocuğu konuşturdum, yetişkini düşündüm”
Yetiştirme yurdunda geçen hayatını kaleme alan Yazar Sevda Akyüz, kitabını yazarken sosyal çevresinden alacağı geri dönüşlerden dolayı tereddüt ettiğini belirtti. “Kitabımda konuşan bir çocuk ama yetişkin gözüyle de onu değerlendiren biri var. Bu şekilde eserimi kaleme aldım. Tereddütlerimden dolayı kitabımın toplatılmasını düşündüğüm bile oldu. Ancak zamanla öyle güzel geri dönüşler aldım ki bu oldukça değerliydi” dedi.